3 Mayıs 2012 Perşembe

Blog 1 / S.O.S.yal Paylaşım

Çok olmadı bu kavram hayatımıza gireli. Ama nasıl bir enerjisi varsa, sarstı hepimizi. Devamlı 'online' olma arzusuyla dolduk taştık. Peki bu güzel imkanı kaçımız 'dozunda' kullanabildi? Kaçımız sınırlarını iyi çizdi? Kendi adıma söyleyeyim; bu kavram bende S.O.S vermeye başladı...
Özgürleştiğimizi sandıkça, ihtiyaçlarımız artıyor; ihtiyaçlarımız arttıkça, bizi özgürleştirdiğini sandığımız şeylerin bağımlısı olmaya başlıyoruz..
Yani aslında özgürleşmiyor, köleleşiyoruz!

Temel ihtiyaçlarımıza cevap veren bir cep telefonu bize fazlasıyla yetecekken, 'kısa zamanda güzel bir i-phone sahibi olma hırsı' çoğu zaman bizi hırçınlaştırıyor.
Asker arkadaşımızı bulma ya da küçükken birlikte dikiş kursuna gittiğimiz komşumuza ulaşma isteği, zamanla lüks restoranlarda etiketlenme canavarlığına dönüşüveriyor...


Her adımımızı paylaşmak, her düşüncemizi yazmak, her gittiğimiz yeri teşhir etmek, manzarası güzel her fotoğrafı yayınlamak... Tüm bunlar, onay almak adına yapılan, özgüven eksikliğini gösteren hareketler aslında. Küstahlık etmeyeyim; bu tuzağa çoğu kez bende düştüm.
Doğası gereği insanın; onaylanmak, beğenilmek, pohpohlanmak istemesi çok normal gibi görünse de, tüm bunların bizleri 'ötekileştirdiği' konusunda hiç şüphem yok.
Bizim gibi olanları bul, olmayanlara yol ver gitsin! Bunun sonucunda da 'beğenilmemekten' korkan, 'eleştirilmekten' nefret eden insan yığınları oluveriyoruz.
Bizim gibi 'keyfinden ödün vermeyen' toplumlar için, sosyal paylaşımın dengesini tutturmak oldukça zor. Misafirliğe geldiklerinde neredeyse ellerini öperek karşıladığım amcaların, facebook duvarında pofuduk teyzelere ilan-ı aşk etmelerine, aynı evin farklı odalarında oturan ana-kızların, birbirlerine şarkı göndermelerine, birbirlerine dokunma mesafesinde bulunan karı-kocaların, birbirlerine söylemek istedikleri her şeyi facebook şahitliğinde söylemelerine, nedense hiç alışamadım.
Sosyal paylaşım benim için S.O.S vermeye başladı.
Bu yüzden kendimi stand-by konumuna almaya karar verdim.
Bundan sonra, ilerleyen zamanlarda yazmayı düşündüğüm kitaba antrenman olması amacıyla blog yazmak, diğer sosyal paylaşım sitelerini de, bu blog linklerini paylaşmak için kullanacağım.
Bana bahşedilen zamanı, 'öyle olmadığını bildiğim, ama öyle olmaya çalışan' insanlarla öldürmeyeceğim.
Çünkü öğüt çok net;
'Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol.'...


Sevgiler.

< Beğen >

1 yorum:

  1. bu doğru tespitler için tebrik ederim.. ben de anı fotoğraflayıp paylaşmak yerine yaşamaya karar verdiğim an bitirdim sosyal paylaşım ile ilişkilerimi.ha bir de gazetelerden ve kitaplardan daha fazla vakit harcandığımında farkına varmam hiç yok sayılabilecek bir durum değil.

    YanıtlaSil